top of page

Demek Orkestra Şefi olmak istiyorsun!



Merhabalar,


50 yaşıma geldim, müzik serüvenim çok küçük yaşlarda başladı. Hatta ben doğmadan çok önceleri başlamış da diyebilirim. Ailemdeki çoğu erkek nesiller boyu müzisyenmiş. Ne kadar geriye gidebilirim diye e-devletten soy ağacımı araştırdım ve babaannemin babasına kadar inebildim. Adı İbrahim Karaca imiş Kozana'da yaşamış. Babaannem onu anlatır mıydı? diye

Anneme-Babama sordum evet dediler. O bir Mehterbaşı imiş. "Mehter İbrahim" diye hitap ederlermiş. Büyük dedem Mehterbaşı imiş ben de Orkestra Şefiyim. Armut dibine düşermiş ya...


Tabii ki burada amacım, size benim soyumu sopumu anlatmak değil. Bu yazıdaki gayem, Orkestra Şefi olmak ateşi ile yanan gençlere, kendi çıkarımlarımdan, tecrübelerimden bir nebze de olsa tavsiyelerde bulunmak.


Herşeyden önce; Neden Orkestra Şefi olmak istiyorsun?


Bu soruyu iyi düşün! ve kendine dürüst bir şekilde cevapla. Çünkü nasıl bir Şef olacağın, bunu nasıl cevapladığında gizli. Örnek olarak bir anı;

Rotterdam Konservatuarında (Şimdiki adı CODARTS) ilk giriş sınavı öncesi adaylarla birlikte aynı odadayız, herkes sırayla içeri çağrılıyor. Beklerken birbirimizi tanıyoruz, eserleri çalışıyoruz, birbirimize kulak soruyoruz. Adayların içinde bir aday var dikkatimi çekti, adam gayet iyi. Piyano, keman, teori, kulak hiç fena değil. Ben ve diğer adaylar bu çocuk kesin girer diye düşünüyoruz. Neyse sınav bitti giren girdi dersler başladı. O çocuk sınıfta yok.

Hocaya sordum.

- Giriş sınavında bir çocuk vardı o niye yok aramızda? Vaz mı geçti? diye. Hoca;

- Hayır kazanamadı sınavı, dedi. Ben,

- Nasıl olur gayet iyiydi, herşeyi gayet güzel yapıyordu. Partitür çalması, yönetmesi, kulağı, teori bilgisi gayet iyiydi. Yoksa çok mu heyecanlandı? Hoca,

- Hayır bu dediklerinin hepsinde gayet başarılıydı, ancak sınavdaki en önemli aşamayı geçemedi.

Ben düşündüm, düşündüm hatırlayamadım ve sordum;

- Afedersiniz hocam o aşama hangisiydi? Hoca;

- Hatırlıyor musunuz? Ben hepinize neden Orkestra Şefi olmak istiyorsun? diye bir soru yöneltmiştim.

İşte o cevap benim için en önemli aşama idi. O genç sadece yanlış cevap verdi ve bu yüzden şimdi aramızda yok.


Çocuğun verdiği cevabı, benim cevabımı ve de hocamın hocasına verdiği cevabı tabii ki sizinle paylaşmayacağım.

Bu sadece sizin cevaplamanız gereken; ve verirken hiç etki altında kalmamanız gereken bir konudur. Kısacası size özeldir.


Ancak başta da dediğim gibi nasıl şef olacağınız, bu cevabı nasıl verdiğinizde yatar.


Orkestra Şefi olmak için "yapsan iyi olur"lar


Solfejin, teori bilgin tüm dünyada senin yüzünü ağartabilecek seviyede olmalı.

Kulağının çok iyi olması, jestlerinin, vücut dilinin ve de mimiklerinin, kendini istediğin şekilde ifade edebilmene elverebilecek seviyede olmalı.


Bunlar sende yoksa geliştirmeye başla.

Hele hele kulak, yoksa eğer lütfen hemen başka bir dala geçmeyi düşün. Limon satsan bile para kazanırsın uğraşma hiç fiyatlar ortada hele organik limon inanılmaz. Aksi takdirde elini kolunu sallamaya çalışan, yönettiği müzikle hiç bir alakası olmayan bir şebek olmak çok mümkün.

Zaten yeterince şebek var meslekte bir başkasına ihtiyaç yok.

Şaka bir yana, işin kötü yanı orkestracıların bunu senin yüzüne asla söylemeyecek olmaları.

Yakın dostların olmalı ve seni yerle bir edecek güvenilir eleştiriler yapabilmeli. Sen de bunları duyunca kaldırabilecek kadar olgun olabilmelisin. Şunu da unutma kulağını geliştirebilirsin bu mümkün. Çalış, çalış, çalış.


Ama dosttan önce,


Hemen bir partitür ile tanış çünkü en iyi dostun partitür olacak bu yolda.

Önce müziği partitürü ile takip ederek başlayabilirsin. Takipte zorluk çekebilir, hatta yerini bile kaybedebilirsin. Olsun bir daha baştan al, kaybolmamaya odaklan. Tekrar tekrar bu dediğimi yap. Bir zaman sonra alışacaksın. Güven bana. Hala çok zor geliyorsa, Solfejini geliştirme aşamasına geri dönmen en iyi seçenektir.


Diyelim ki, bu alışma seviyesine geldin, bir zaman sonra, zaten sen fark bile etmeden elin kolun kıpırdamaya başlayacaktır. Odanda yalnızken ayna karşısına da geçmeye başlarsın yavaş yavaş.

Ya da videonu çeker seyredersin. Eminim çok da beğeneceksin. Ama aldanma, nobody is that good!


Sonra müziği kapat ve sadece partitüre bakarak müziği kafanda dinlemeye çalış.

Bu çok önemli, ben buna "iç kulak" diyorum.


Partitüre baktığında müziği nasıl dinlersin? buna alıştır kendini.

Her yerde partitür elinde olabilir, olsun da. İlla masa başında olmana gerek yok! Metroda, trende, otobüste, dolmuşta ve hatta tuvalette! Sen bu yola baş koymuşsun vaktini her fırsatta çalışmak için değerlendir.


"İç kulak" nasıl geliştirilir?


Al eline bir partitür ve ilk ölçüye bak. Önce Kontrabaslardan başla. Nüansına bak, piano'mu? Forte'mi? Arco mu? Pizzicato mu? ve hayal et, gruptan nasıl bir ses çıkabileceğini hayal et!

Tınısını hayal et!


Unutma daha ilk akorun ilk notasındasın. Kulağında tınlattın mı? Cevap evet ise, bir yukarı partide Viyolonseller seni bekliyor, kulağında onları da tınlattın mı? Şimdi sıra Kontrabas ve Viyolonseller birlikte nasıl tınlar? onları birleştir kulağında. Bunu tüm partileri tınlatana kadar yukarı doğru devam ettir.


Kaç saatini aldı ilk akoru kulağında, hayalinde tınlatman?

Gözün korkmasın ikinci akora başla. Yine en alttaki partiden yukarı doğru. Bu çalışma sana çok sıkıcı ve zaman kaybı gibi gelebilir; ama sabret, gittikçe hızlanacaksın merak etme. Güven bu dediklerime.

<